top of page

Selimiye

Bütün yılın yoğun iş stresini ve hatta pandeminin getirdiği ağır baskıyı atmanın en iyi yoludur Selimiye. Belki üç gün, belki 1 hafta ve hatta yolu gözünüze kestirdiyseniz hafta sonu için bile yola dökülmekten kaçınmazsınız. Bütün yılın zor günleri, bavulunuzu hazırlamaya başladığınızda geride kalmaya başlamıştır bile. En büyük derdiniz bavula nelerin sığmayacağı olur. Bazen de bir sırt çantası kadar kolaydır. Fakat hep aynı mutlu telaş. Sonunda hazırsınız. Sabahın erken ışıkları ile başlar seyahat. Alarmlar tamam. Malum, 1 günü bile kaçırmamak gerek. Bütün yıl bu anı beklediniz. İşte gidiyoruz.


Hisarönü körfezinin en güzel koylarından biridir Selimiye, büyük lüks otellerin olmadığı, eğlence mekanlarının bile oldukça mütevazi olduğu eski bir balıkçı köyü. Marmaris ile arası 45 km. Bozburun yarımadası üzerinde küçük bir köy. Kışın nüfusu 2.000 civarında iken yazın 10.000 misafiri ağırlıyor. Tamamen dağların arasında kalmış bakıldığında göle benzeyen tamamen dağlarla çevrili bir denizi var. Kara yolu 1983’e kadar çok sınırlı. Nerdeyse tüm taşımacılık Datça Yolu üzerinden teknelerle sağlanıyor. Yeni yapılan yol ile artık ulaşım hem çok kolay bir o kadar da keyifli.


Oldukça eski bir yerleşim alanı aslında M.Ö 2.000 yılından bu yana yerleşimin olduğu var sayılıyor. Karia uygarlığının önemli bir liman kenti olduğuda biliniyor. O zamanlar ismi Hydas. Kale surlarının ve gözetleme kulesinden günümüze kalanları köye girişte sizleri karşılıyor. İsmi daha sonra Losta oluyor. Osmanlı imparatorluğu döneminde Kızılyer deniliyor. Bu isme bazı akşamlar sizde gün batarken tanıklık edebilirsiniz. Selimiyenin Turizm ile tanışması aslında çok yeni. Marmarisin bilinirliğinin artması önemli bir rol oynuyor. Teknelerin uzun süredir uğrak yeri olsada yolun açılması gelen misafir sayısını ve buna bağlı olarak popülaritesini artırmış.


Yolculuk zamanı yaşadığınız şehre göre değişse de hedef hep aynıdır. Selimiye’de huzurlu bir tatil. İçiniz kıpır kıpır. Tatil günleri sayılıda olsa Dünyanın en muhteşem koylarından birinde olacaksınız. Her gün için plan yaparsınız. İlk gün otelde kalırım, yol yorgunluğu denizin tadını çıkarırım bir akşam yemeğine Sardunya’ya giderim. Hayatım yer ayırttın mı malum yazın yer bulmak zor. Bir gün tekne turu, Hayri kaptanı’da arayayım gidince kalabalıktır şimdi tekneler. Olmadı Şener kaptan. Bir akşam Hidayette gideriz. Her gece balık olmaz bir akşamda Yamaç’da pide kebap yaparız. Akşamları Losta dondurmayı unutmayalım. Uzar gider tatlı telaşlı planlarınız. Zaman ise hiç yetmez.


Okunacaklarda var tabii. İhmal ettiğiniz en az 2 kitap bavuldadır. Daha iyi nerede okuyup yazabilir ki insan. Karşınızda göl gibi muhteşem ve sıcacık bir deniz, dallarını denizde yıkayan çam ağaçlarının manzarası, gürültüden uzak, sıcacık insanın kendine has Ege şivesi ile sizleri ağırlayabilmek için telaşları.


Karayolu ile yolu ile geliyorsanız yolunuz Muğla’dan geçer. Adı sanı çok popüler olamayan bu şehir insanı şaşırtır aslında. Muğla evleri, Zeybekleri, folkloru, köftesi kebabı pek ünlüdür Egede. Fakat Bodrum, Marmaris, Datça, Fethiye ve bunların saymakla bitmek koyları sanırım şehrin isminin önüne geçmiş. İnsanın hayali hani şöyle bir kafe açsak butik bir restoran yada takı ufak bişey işte canım güneye gitsek der ya insan. Aslında Muğla’ya kaçmayı diliyorsunuzdur.


Muğla; 2 havalimanı, 7000 aşkın tekneye konaklama imkanı sağlayan 16 yat limanı. Akdeniz ile muhteşem Ege denizlerini ayırmakla kalmaz 1480 km ile Türkiye’nin en uzun kıyı şeridine sahip bu kent. Hem de ne kıyı şeridi. Fethiye, Dalaman, Ortaca Köyceğiz, Marmaris Datça, Milas, Bodrum. Ve bunlar daha ilçeler. Bu ilçelere bağlı köyler, mahaller beldeler, bükler. Sözü uzatmadan hemen bir link vereyim çünkü saymakla bitmez bu muhteşem yerler. https://www.wikiwand.com/tr/Muğla%27daki_yerleşim_yerleri_listesi


Muğla’dan Marmaris’e doğru döndüğünüzde artık tatil kasabasında olduğunuzu bilirsiniz. Muhteşem Çam ormanları, ağustos böcekleri ve etrafta sizinle aynı telaşa sahip insanlar. Pekte bir şey kalmadı Selimiye’ye 1,5 bilemediniz 2 saat sonra Selimiye’desiniz. Kısa süre sonra Sakar geçidine ulaşırsınız.


Gökova Körfezinin muhteşem manzarası artık ayaklarınızın altındadır. Hele bir de gün batımına denk geldiyseniz güneşi batırmadan gitmek olmaz. Denizi ilk gördüğünüz yerdir. Durmamak olmaz teraslardan birinde. bu manzaraya haksızlık olur. Belki bir selfi. Uçakla Dalamana indiyseniz aynı muhteşem manzarayı uçaktan gördünüz. Gökova Fethiye kavşağından döndüğünüzde arabanın camı açık içinize çekersiniz çam ormanlarını. Sizi sağlı sollu mandalina portakal limon bahçeleri ve önünde dalından yeni kopmuş ürünler. Balı’da unutmayalım. Çam balı Marmaris’in simgesi olmasının yanı sıra bir o kadarda lezzetli. Hatta bayır yolunu tercih ederseniz bir arıcılık müzesi bile var. Artık Marmaris’e 30dk mesafedeyiz. Marmaris’i yukardan görürsünüz. Yıllar geçtikçe yapılaşma artmış olsa da 4 katlı bina bulamazsınız ve tüm kentte bisiklet yolları ile çevrili. Yaya dostu bir kent. Yazın elbette İngiliz, Alman, Hollandalı ve Rus turistlerin uğrak yerleri. Bar, kafe, balık restoranları. Netcell marina uzun yalı içmelere tümü sahilden 12 km yürüyüş ve koşu yolu. Bisiklet ve motorlu taşıtlar giremiyor. Sabahları yürüyen koşan insanlar beach oteller, barlar kafeler. Sağ tarafınız Marmaris diğer yanınız deniz.



109 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page