Selimiye
Selimiye, çevresindeki dağlar sayesinde göle benzeyen, ılık, durgun ve sakin bir deniz, sessizlik, huzur sunan şirin bir balıkçı köyü ve aynı zamanda Türkiye’nin önemli yat limanlarından.
1391 yılında Osmanlı topraklarına katılmış. Cumhuriyetin ilanından sonra ise ulaşım kolaylaşmış ve köy bugünkü yerleşim yerine kaymış. Selimiye Girit kökenli Türklerin yerleştiği bir köy olmasına rağmen aslında genelde Türkmen Yörük kültürü hâkim. Buradaki havadaki oksijen bolluğu nedeniyle köyde 100 yaşını aşan çok sayıda kişi yaşıyor.


Bozburun
Bozburun daha çok yat ve gulet tersaneleri ile ünlüdür. Mavi turun simgesi motorlu ahşap guletler burada inşa ediliyor, bu işle uğraşan pek çok atölye mevcut. Bozburun, keşfedilmeyi bekleyen çevre koylarıyla da meşhur olup yat ve botların uğrak noktalarından birisi ve Larymna antik kenti sınırları içinde bulunuyor. Geçmişte Bozburun’un önemli bir ticaret limanı olduğunu, turkuaz renkli sularındaki batıklardan dalgıçların yüzeye çıkardıkları amforalar ve türlü antik objeyi gördükçe anlayabiliyoruz.

Amos
Kumlubük beldesindeki Turunç sokağında yer alan muhteşem Amos Koyu, denizinin güzelliği ile olduğu kadar denizin kıyısındaki dik sahilin güneyinde yer alan Asarlık Tepesi üzerine kurulu antik şehri ile de hatırı sayılır bir ün elde etmiş. Amos, Helen dilinde 'Ana Tanrıça Tapınağı' anlamına geliyor. Bu minik ve huzurlu koy, renkli çakıl taşları ile dolu uzun plajı ve turkuaz renkli berrak denizi ile son yıllarda yerli-yabancı pek çok turisti ağırlıyor.

Bayır
2 bin yaşında olduğu tahmin edilen dev çınar ağacı köy girişinde sizi karşılıyor. Yöre halkı çınar ağacının etrafında 3 kez dönüldüğünde sağlıklı ve uzun bir yaşama kavuşulacağına inanıyor. Köy meydanında çeşit çeşit bal türlerinin, keçiboynuzu pekmezinin, kavrulmuş yer fıstığı ve bademin, ağaç oyması elişlerinin satıldığı tezgâh ve dükkânlar bulunuyor. Truva’yı kuşatan Akha ordularının hekiminin evlenerek bölgeye yerleşmesinin ardından köy Syrna adıyla tarih sahnesine çıkmış. Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı egemenlikleri yaşayarak günümüze kadar gelebilmiş.

Datça/Knidos
Bir kıyısıyla Akdeniz diğer kıyısıyla Ege Denizi'nin sularıyla buluşan Datça yarımadası doğa harikası 52 koya ev sahipliği yapıyor. Datça'nın uç noktasında yer alan Knidos Antik Kenti ise M.Ö 2000'li yıllarda kurulmuş bir Karia Kenti olarak görkemini günümüze ulaşan kalıntılarıyla gösteriyor. Burada biri Apollon'a diğeri ise Afrodit'e adanmış iki tapınak yer alıyor.

Akyaka/Gökova
Türkiye’nin en Güney Batı ucundaki Muğla ilinin sınırları içinde yer alan Akyaka, Gökova körfezinin doğu ucunda. Marmaris ile Muğla’yı birleştiren kara yolunun orta noktasında bulunuyor. Gökova körfezinin bittiği yerde, 1000 m.lik Sakartepe dağı ile kuzeyden, Gökova ovası ile güneyden çevrelenen Akyaka, bu konumu ile belki de Türkiye’nin en güzel doğal manzaraya sahip yerlerinden biridir. Gökova ovasının sazlıklarına her yıl gelen yüzlerce farklı kuş çeşidi ile Akyaka ziyaretçilerine tablo gibi manzaralar armağan eder.

Hisarönü
Sığ denizi, kiremit rengi kumu ile dikkat çeken Hisarönü, denizinin özellikleri ve çoğunlukla denizden karaya doğru rüzgâr alan konumuyla sörf yapmak içinde uygun bir adres oluyor. Harika doğasının tadını çıkarmak için doğa yürüyüşü yapanları, antik kentlerin kalıntılarıyla dolu sürprizler bekliyor. Binicilik sporu açısından da oldukça gelişmiş olan Hisarönü, pek çok Restoran ve kafesiyle yeme-içme konusunda da ziyaretçilerini memnun kılmayı başarıyor.

Osmaniye
Bölgenin en yüksek konumunda bulunan Osmaniye Köyü, çamlarla çevrili, sevimli, küçük bir yerleşim yeri. Bölge insanı, hayvancılık ve özellikle dünya çapında tanınan çam balının üretimiyle, arıcılıkla uğraşır. Dünya'daki çam balı üretiminde söz sahibi olan Ege Bölgesi'nin şirin köyü, bu lezzeti tatmak isteyenlerin de uğramadan geçmediği bir durak noktası.

Turgut
Köyde dokunan halılarını görmek ve sıcak yaz günlerinde 3-4 metre yükseklikten dökülen Şelale'nin buz gibi sularında serinlemek için Turgut köyünü ziyaret edebilirsiniz. Sahip olduğu tarihi ve doğal zenginlikler nedeniyle “sit” alanı ilan edilerek koruma altına alınmış. Çevresi, bölgenin karakteristik ağacı olan kızılçam ile kaplıdır. Köye halı almaya giden turistler için halı dokuma, iplik yapma, kök boyayla renklendirme gibi aşamalarında anlatıldığı gösteri havasında etkinlikler de yapılıyor.

Taşlıca
Bozburun'un en uzak konumdaki köyü Taşlıca, muhteşem denizi ve Simi Adası manzarasıyla dikkat çekiyor. Doğa yürüyüşü meraklıları için çekici rotalar sunan Taşlıca'ya komşu Söğüt ise denizden biraz daha içeride kurulmuş bir köy olmasına rağmen sınırları içerisinde kalan Saranda Koyu'nun denizinin güzelliği ve sunduğu eşsiz gün batımı manzarasıyla bölgeye gidenlerin görmeden geçmedikleri bir başka güzellik oluyor.